“SÜRDÜRÜLEBİLİR MODANIN ÜZERİMİZDEKİ ETKİSİ”
Son yıllarda hem üreticiler hem de tüketiciler çevre konusunda daha önce hiç olmadıkları kadar duyarlı olmaya başladılar. Şirketler yatırım değerlerini belirlerken finansal raporlara ek olarak ESG performanslarını da sunmaya başladılar. İngilizce “Environmental, Social, Governance” kısaltması olan ESG, bir şirketin çevresel, sosyal ve yönetim uygulamalarındaki etik ve sürdürülebilir yapının tamamını kapsıyor ve bu yapıların tüm alanlarında şirketler, 2023 için de çıtayı yükseltmekten çekinmiyorlar.
Tüketiciler ise satın alma kararlarını alırken çevresel kaygılarına çözüm sunan yaklaşımlara yönelerek sürdürülebilir ürünler sunan markalara eğilim gösteriyorlar. WWF (World Wide Fund For Nature) tarafından yapılan anket, 2016-2021 yılları içerisinde bu oranın %75 arttığını ortaya koyuyor. Bu oranda yeni jenerasyonun da etkisini göz ardı etmemek lazım.
Tüketicilerin ilgisi mi bu alanı ön plana çıkarıyor, yoksa bu alan görünür oldukça mı ilgi bu alana kayıyor bilinmez ama şirket liderleri sürdürülebilir ticari uygulamaları hızla pratiğe dökmeye devam ediyor.
Çevre dostu ürünlere talep arttıkça markalar da çevre üzerindeki etkilerini azaltmaya çalışarak çalışma koşullarını ve çalışanlarının refah seviyesini yükseltmeye çalışıyorlar.
Bu yıl birçok markanın gündeminde yer alması beklenen sürdürülebilirlik trendlerinin ilki “Şeffaflık”. Şeffaflık, ürünlerin içeriklerinin, malzemelerinin hatta çalışanlarının ve çalışma ortamı koşullarının bile şeffaf olması anlamına geliyor. İkinci trend ise “Daha çevreci ve hızlı teslimat” , “ Ücretsiz iade” kavramlarının tüketiciler için lüks değil, birer gereklilik olması. Buna karşılık pandemi dönemiyle birlikte artan online satın alma alışkanlıkları beraberinde yüksek karbon emisyonunu getiriyor. Bu yaklaşan tehlike ise çevreci teslimat çözümlerini bulmayı zorunlu kılıyor. Elektrikli araçlar ve bisikletli teslimatlar şimdiden kullanılmaya başlanmış durumda. IKEA ve Amazon ile Mercedes Benz bu işin öncülerinden.
Bir diğer önemli kavram ise “Yeniden Kullanım ve Geri Dönüşüm”. Son dönemdeki rakamlara göre online alışverişlerde iade oranı ortalama %23.44; bu da aldığımız dört paketten birini iade ettiğimiz anlamına geliyor. Ambalaj atıkları hiç olmadığı kadar büyük bir meseleye dönüşmüş durumda. Bu yüzden çoğu marka ambalajların geri dönüşebilir malzemeden yapılması ve sisteme yeniden girmelerini sağlamak üzerine çalışıyor.
Sonuç olarak tüketicilerin bu konuya olan ilgisi arttıkça markalar ve şirketler müşteri kaybetmemek adına sürdürülebilirlik adımları atmak zorunda kalacaklar ve samimi ve devamlı adım atanların ilerleyişini zaman gösterecek.
Moda ve sürdürülebilirlik kavramlarını hayatınızın her alanında yaşamanız dileğiyle..
Sevgiyle ve modayla kalın..