
KAGİDER’i kurma fikri nasıl ortaya çıktı biraz bahseder misiniz?
KAGİDER’in kuruluş süreci, aslında bir araya gelen 37 vizyon sahibi kadın girişimcinin ortak bir farkındalığı üzerinden şekillendi. O dönemde, yani 2000’li yılların başında, Türkiye’de girişimcilik kavramı yeni yeni gündeme gelmeye başlıyordu. Ancak meseleye toplumsal cinsiyet perspektifinden baktığınızda ciddi bir eksiklik olduğunu görüyordunuz. Kadınların ekonomik hayattaki yeri çok sınırlıydı. İş gücüne katılım oranı düşüktü, girişimcilik oranı daha da sınırlıydı ve bu az sayıdaki kadın girişimcinin sesi kamusal alanda yeterince duyulmuyordu.
Ben de bir kadın girişimci olarak bu eksikliği hissediyor, bu alanda atılan adımları ilgiyle takip ediyordum. O dönemde 37 kadın girişimcinin bir araya gelerek attığı bu cesur adımın ardından kurulan KAGİDER’in kısa sürede nasıl güçlü bir sivil toplum hareketine dönüştüğüne tanıklık ettim. Kurucuların ortaya koyduğu vizyon ve irade, bizler için de ilham verici oldu.
Çünkü bizler kendi işini kurmuş kadınlardık ve bu süreçte karşılaştığımız zorlukları çok iyi biliyorduk: sermayeye ulaşamamak, iş çevrelerinde ciddiye alınmamak, karar alma mekanizmalarından dışlanmak, toplumsal önyargılarla mücadele etmek… Bunların hiçbiri bireysel çabalarla kolayca aşılamıyordu.
Dolayısıyla çözümün kolektif bir yapıdan geçmesi gerektiğine inandık. Girişimcilik yalnızca ekonomik bağımsızlık sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda kadının özgüvenini artırıyor, toplumsal rollerini yeniden tanımlamasına olanak veriyor. Bu vizyonla, kadın girişimciliğini bir sivil toplum hareketine dönüştüren KAGİDER’in bugününü ve yarınını birlikte inşa etmek için çalışıyoruz. 2002 yılında kurulan KAGİDER, sadece bir dernek değil, bir zihniyet değişiminin başlangıç noktasıydı.
KAGİDER’in bugün geldiği noktayı düşündüğünüzde hedeflerine ulaştığını söyleyebilir misiniz?
Bu soruya hem evet hem hayır diyebilirim. “Evet”, çünkü KAGİDER’in kuruluşundan bu yana geçen yirmi yılı aşkın sürede birçok önemli başarıya imza atıldı. KAGİDER olarak, Türkiye’de kadın girişimciliği kavramını yaygınlaştırdık, görünür kıldık ve karar verici mekanizmaların gündemine soktuk. Binlerce kadın, KAGİDER’in sunduğu eğitimler, mentorluk destekleri, finansal rehberlik ve iş ağı sayesinde iş kurdu, büyüttü, ihracat yaptı ve istihdam yarattı. Sivil toplumda, özel sektörde ve kamuoyunda kadınların ekonomik güçlenmesinin gerekliliğini anlatan güçlü bir ses olduk. Kuruluşumuzdan bugüne kadar 162 paydaşla 80 projeyi hayata geçirdik.
Ama aynı zamanda “hayır” da diyorum, çünkü hala Türkiye’de kadın girişimcilerin oranı oldukça düşük. TÜİK 2025 yılı ilk çeyreğine ait verilere göre, kadınların istihdam oranı %31.9 iken, erkeklerde bu oran %66.3’tür. Bu ciddi fark, kadınların ekonomik hayata katılımındaki engellerin hala ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
2002 yılında Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) kurulduğunda, ülkedeki kadın işveren oranı yalnızca %4’tü. İşveren verileri olarak en son yayınlanan veri olan TÜİK’in 2024’ün dördüncü çeyreğine ait verilerine göre ise , sadece 192.000’i kadın işveren var, ancak işveren ve kendi hesabına çalışan kadınları da eklediğimiz zaman, kadınların oranı %18,8 e çıkmış durumda. Kadınlar hâlâ yatırım almada zorluk çekiyor, hala iş dünyasında “görünür” olmak için olağanüstü bir çaba harcamak zorunda kalıyor. Ve daha da önemlisi, toplumsal cinsiyet rolleri değişmediği sürece, tüm bu yapısal eşitsizlikler yeniden üretiliyor.
KAGİDER olarak biz, misyonumuzu tamamladık diyemeyiz; dinamik hiçbir organizasyon dememeli aslında çünkü değişim süreci devam ediyor. Hedeflerimizi güncelliyoruz, genişletiyoruz. Sadece Türkiye içinde değil, uluslararası düzeyde de etki yaratacak iş birlikleriyle yeni nesil kadın girişimcilerin yanında olmaya devam ediyoruz. Dolayısıyla bugüne kadar önemli bir yol aldık, ama gideceğimiz yol hâlâ var.
Kadınların girişimci olmasının toplumsal cinsiyet eşitliğine sağladığı katkılar hakkında neler söylemek istersiniz?
Kadınların girişimci olması, sadece ekonomik bir eylem değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal dönüşüm aracıdır. Kadınların iş dünyasında daha aktif rol alması, ekonomik büyümeyi hızlandırırken yenilikçiliği ve çeşitliliği artırır. Dünya Bankası’nın “Women, Business and the Law” raporları, kadınların ekonomik katılımının önündeki yasal engellerin kaldırılmasının, ülkelerin GSYİH’sını önemli ölçüde artırabileceğini vurgulamaktadır. Örneğin, bazı raporlar, kadınların işgücüne tam katılımının sağlanmasının, bazı ülkelerin GSYİH’sını %30’a kadar artırabileceğini göstermektedir. Kadın girişimciler, sürdürülebilir iş modelleri geliştirerek yerel ve küresel ekonomilere katkıda bulunur, istihdam yaratarak daha adil bir ekonomik düzenin oluşmasına katkı sağlar. Bunun yanı sıra, kadınların ekonomik bağımsızlığını güçlendirmek, fırsat eşitliği açısından da kritik bir adımdır. Finansal özgürlüğünü kazanan kadınlar, ailelerinde ve çevrelerinde daha güçlü bir karar alma mekanizması oluşturur, böylece toplumda daha bilinçli, eğitimli ve eşitlikçi bir neslin yetişmesine katkıda bulunurlar. McKinsey Global Institute’un “The Power of Parity” raporu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının küresel ekonomiye 28 trilyon dolara kadar katkı sağlayabileceğini öngörmektedir. Bu, kadınların işgücüne ve girişimciliğe tam katılımının ekonomik potansiyelini vurgulamaktadır. Ayrıca, kadın girişimciliğinin artması, toplumsal kalkınmayı destekleyen projelerin çoğalmasını ve sosyal sorumluluk bilincinin güçlenmesini sağlar. Kısacası, kadın girişimciliğini desteklemek, sadece kadınlar için değil, tüm toplum için daha adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin en önemli yollarından biridir.
Sizce Geçmişten günümüze kadar Kadın girişimciliğinin önündeki en büyük engeller neler oldu? “Zaman değişse de sorunlar hep aynı” diyebilir misiniz?
Kadın girişimciliğinin önündeki engeller maalesef geçen zamana rağmen çok köklü bir şekilde değişmedi. Elbette bazı teknik ilerlemeler oldu; örneğin artık dijital platformlar sayesinde bilgiye ulaşmak daha kolay, e-ticaret araçları sayesinde pazara erişim daha mümkün. Hatta Kagider’in Mayıs ayında yayınladığı Kadın Girişimci İzleme Raporun’a göre, katılan girişimci kadınların %80’i işlerinin online a taşımışlardır. %98,8 gibi yüksek bir oranı işleri için sosyal medyadan faydalanmaktadırlar. Ancak maalesef temel sorunlar hâlâ geçerliliğini koruyor.
Geçmişten günümüze kadın girişimciliğinin önündeki en büyük engellerden biri finansmana erişimde yaşanan zorluklardır. Yine bahsettiğim izleme raporuna göre, katılan girişimcilerin %20,6 sı en büyük zorluk olarak finansmana erişimi saymıştır. Kadınlar, erkeklere göre bankalardan kredi alma ve yatırımcı desteği bulma konusunda daha fazla engelle karşılaşmaktadır. KAGİDER olarak bizler, kadın girişimcilerin ihtiyaçlarını analiz ederek, bu zorlukları aşmalarına yardımcı olacak sürdürülebilir çözümler geliştiriyoruz. Eğitim ve farkındalık programlarımızla kadın girişimcilerin finansal bilgi ve becerilerini artırıyor, kamu ve özel sektörle iş birliği yaparak yenilikçi finansman modelleri geliştirilmesine katkı sağlıyoruz.
Bir diğer önemli engel ise iş ve özel hayat dengesinin sağlanmasındaki güçlüklerdir. Türkiye’de kadınlar, halen ev içi sorumlulukların büyük bir kısmını üstlenmek zorunda kalıyor. Çocuk ve yaşlı bakımı gibi yükümlülükler, kadınların iş dünyasında daha aktif rol almasını zorlaştırıyor. Kreş ve bakım desteklerinin yetersizliği, kadın girişimcilerin işlerine tam zamanlı olarak odaklanmalarını engelleyen temel faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
KAGİDER’in kadın girişimciliğine sunduğu katkılara da değinir misiniz?
KAGİDER olarak, kadın girişimciliğini teşvik etmek ve fırsat eşitliğini sağlamak amacıyla birçok proje hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz.
Özellikle kadın girişimciliğinin en kritik olduğu ilk üç yılda, finansal kaynaklara erişim becerisinin hayati önem taşıdığını biliyoruz. Bu nedenle kadınların yatırımcılarla güçlü bağlar kurmalarını, fon kaynaklarını doğru analiz etmelerini ve finansal okuryazarlık düzeylerini artırmalarını önceliklerimiz arasında görüyoruz. Bu doğrultuda, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile iş birliği yaparak kadın girişimcilerin finansal okuryazarlığını artırmak amacıyla önemli bir protokole imza attık. Bu protokol kapsamında hayata geçirdiğimiz Finansal Okuryazarlık Platformu, kadın girişimcilerin finansal kavramları öğrenmeleri, yatırım süreçlerini anlamaları ve bilinçli ekonomik kararlar almaları için pratik bilgiler sunan bir kaynak olarak tasarlandı. Sadece altı ayda 200’ün üzerinde kadın girişimcinin bu platforma kaydolması, atılan adımın ne kadar ihtiyaç duyulan bir boşluğu doldurduğunu da gözler önüne serdi.
Kadın girişimciler, erkek egemen sektörlerde varlık göstermeye çalışırken kendilerini kanıtlama baskısıyla karşı karşıya kalabiliyor. Bu noktada, güçlü mentorluk programları ve iş dünyasındaki kadın dayanışması, girişimcilik yolculuğunda fark yaratan destekler sunuyoruz. KAGİDER olarak sunduğumuz mentorluk programları ve düzenlediğimiz networking etkinlikleri sayesinde kadın girişimcilerin bu zorlu süreçte yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlıyor, onları deneyimli iş insanlarıyla buluşturarak güven ve dayanışma ortamı oluşturuyoruz. Bu anlayışla, L’OREAL VICHY iş birliğiyle ise Hatay’da, kozmetik ve dermokozmetik alanında iş deneyimi olan ya da bu alanda çalışmak isteyen kadınlara yönelik “Dermokozmetik Uzmanı Eğitimi ve İstihdamı Programı”nı gerçekleştirdik. Depremden etkilenen bölgede yürütülen bu programda 120 kadına, 2 ay süresince toplam 64 saatlik bir eğitim verildi; satış, iletişim, müşteri deneyimi, sürdürülebilirlik, cilt sağlığı ve ürün bilgisi gibi alanlara odaklanıldı. Ayrıca, Sana iş birliğiyle yürüttüğümüz “Sana İlham Yolculuğu” projesi kapsamında 500 kadına iletişim, dijital okuryazarlık ve kendi markasını yaratma konularında eğitimler verdik.
Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz “İyi İşler”, “Tarımda Kadın Girişimci Geliştirme ve Hızlandırma Programı” gibi projelerle, kadınların sürdürülebilir iş modelleri geliştirmelerine destek olduk. Kamu ve özel sektörle güçlü iş birlikleri kurarak hem girişimcilik ekosistemini güçlendirdik hem de kadınların ekonomik hayatta daha görünür olmaları için savunuculuk faaliyetlerimizi sürdürdük. ‘’İyi İşler’’ programımız kapsamında bu dönem, 9 farklı kentten 30 kadın girişimciye ulaştık. “Tarımda Kadın Girişimci Geliştirme ve Hızlandırma Programı’’na ise bu yıl 24 farklı şehirden 40 kadın girişimci katıldı.
En yeni projelerimizden biri de Kagider Momentum, mikro ve küçük ölçekli, kadınlar tarafından yönetilen işletmelerin büyümesini, dayanıklılığını ve rekabet gücünü artırmayı hedefleyen 24 aylık kapsamlı projemizde yer alan dijital eğitim, mentorluk, danışmanlık, yönetim kurulu simülasyonu ve ağ oluşturma destekleri ile, kadın girişimcilerin iş geliştirme süreçlerini hızlandırarak ekonomiye katılımlarını ve etkilerini güçlendireceğiz. Hedefimiz 2000 kadın girişimci.
Mayıs ayında ‘’Girişimcilik ve Satın Alma buluşması’’ gerçekleştirdik. Etkinliğimizde, büyük firmaların satın alma sorumlularıyla kadın girişimcileri bir araya getirdik. İlham veren konuşmalar, birebir görüşmeler ve stant ziyaretleriyle dolu geçen etkinlikte, 1000’in üzerinde kadın girişimci ve satın almacı görüşmesi yapıldı. Ayrıca, TEDAR ve TÜSAYDER ile imzaladığımız iyi niyet protokolleri, kadınların tedarik zincirlerinde daha güçlü yer almasına olanak tanıyacak.
Küresel ölçekte, Türk kadın girişimcileri ve profesyonellerini desteklemek amacıyla başlattığımız KAGİDER Global projesi, kısa sürede güçlü bir uluslararası dayanışma ağına dönüştü. Farklı ülkelerde yaşayan Türk iş kadınlarını aynı platformda bir araya getirerek, aralarındaki bilgi paylaşımını, iş birliklerini ve karşılıklı ilham alışverişini teşvik ediyoruz.
Mart ayında New York’ta açılış buluşmamızı, Mayıs ayında ise Londra’daki ikinci etkinliğimizi gerçekleştirdik. Bugün itibarıyla 300’ün üzerinde yurtdışında yaşayan Türk iş kadını bu ağa dahil oldu. Yeni yayına aldığımız KAGİDER Global portalımız aracılığıyla bu ağı çok daha hızlı ve kolay bir şekilde büyüteceğimize inanıyoruz. Önümüzdeki dönemde farklı şehirlerde düzenleyeceğimiz yeni buluşmalarla bu ağı daha da genişletmeyi ve küresel ölçekte kadın girişimciliğini daha görünür kılmayı hedefliyoruz.
.
Özellikle Genç kadınlar için geliştirdiğiniz projeler büyük öneme sahip. Bu projelerin detaylarından ve sağladığı etkilerden bahseder misiniz?
Genç kadınlara yatırım yapmak, aslında geleceğe yatırım yapmaktır. KAGİDER olarak bu anlayışla, 2010 yılında Dünya Bankası desteğiyle başlattığımız “Geleceğin Kadın Liderleri” (GKL) programı, 2011 yılından itibaren Sanofi Türkiye’nin kurumsal desteğiyle devam etmektedir. GKL, genç kadınların iş dünyasında güçlü bir başlangıç yapmalarını sağlamak için hayata geçirdiğimiz bir projedir. Amacımız, kadın istihdamını artırmak, toplumsal fırsat eşitliğini desteklemek ve yeni mezun kadınları iş hayatına kazandırmak.
Eğitimden iş dünyasına geçiş sürecinde genç kadınların karşılaştığı zorluklara çözüm üretmek için oluşturduğumuz programımız, onların iş yaşamında ihtiyaç duydukları bilgi ve becerileri kazanmasını sağlıyor. Ayrıca toplumsal fırsat eşitliğini desteklemek ve kadınların liderlik potansiyellerini ortaya çıkarmak için daha kapsayıcı bir iş ortamı yaratıyor. Büyük ölçekte de kadınların ekonomik hayata katılımını artırarak, ülkemizin kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkı sağlıyor. Deneyimli liderlerle genç kadınları bir araya getirerek rehberlik, mentorluk ve profesyonel ağ oluşturma imkânı sunuyor. Son olarak da kadınların sadece iş dünyasında değil, toplumsal hayatta da daha aktif ve güçlü bir şekilde yer almalarını destekliyor.
GKL, üniversitelerin lisans bölümlerinden mezun olan veya son sınıfa geçmiş olan, tercihen burslu okumuş, staj veya yarı zamanlı iş tecrübesi olan, yüksek kariyer hedefleri olan, başarı odaklı ve yeniliklere açık, tercihen sivil toplum kuruluşlarında sosyal gönüllülük projelerinde yer almış genç kadınları kapsıyor. Başvurular online olarak alınıyor ve ardından değerlendirme sürecine geçiliyor. Başvurular her yıl Haziran ayında açılmakta ve web sitemiz üzerinden başvuru alınmakta. Başvuru sürecinde, uzman değerlendirici kadromuz tarafından yapılan ön elemeler sonrası video mülakat aşamasına geçiliyor. Video mülakatın ardından finale kalan adaylar bilgilendirilip eğitime hak kazanıyor. Eğitimlere katılarak mezun olan katılımcılar, kişisel gelişim, sektörel bilgi, iş yaşamı dinamikleri ve kariyer planlaması gibi konularda eğitimler alarak sertifika sahibi oluyor. Eğitim sonrası, katılımcılara iş arama süreçlerinde 6 ay boyunca mentorluk verilerek işe yerleşme süreçleri takip ediliyor.
Geleceğin Kadın Liderleri eğitim programı sayesinde bugüne kadar 1850 mezun verdik ve programdan mezun olan kadınların %92’si bugün iş hayatında aktif olarak yer alıyor.
KAGİDER olarak önümüzdeki 5 yılda kadın girişimciliği konusunda nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
Önümüzdeki beş yıl için hayal ettiğimiz Türkiye, kadınların girişimcilikte güçlü bir etki alanı olarak varlık gösterdiği bir ülke… Kadınların ekonomik sistemde yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmelerde değil, teknoloji, ihracat, inovasyon, yapay zekâ, tarım teknolojileri ve yeşil ekonomi gibi stratejik ve dönüşüm yaratan alanlarda öncü rol üstlendiği bir ekosistem görmek istiyoruz.
Biz, kadınların yalnızca kendi hayatlarını dönüştürmekle kalmayıp, içinde bulundukları toplumu da dönüştürdüklerini biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki beş yılın kadın girişimciliği açısından bir sıçrama dönemi olması gerektiğine inanıyoruz. Hedefimiz; kadın girişimciliğinin artık sosyal sorumluluk alanı değil, kalkınma planlarının ayrılmaz, vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmesi. Bu doğrultuda kadınlara özel finansman araçlarının geliştirilmesini, dijital ve yeşil dönüşüm politikalarının toplumsal fırsat eşitliği perspektifiyle yapılandırılmasını, iş dünyasında kadın liderliğinin görünürlüğünün artmasını ve karar alma mekanizmalarında kadın temsilinin güçlenmesini savunuyoruz.
Kadın girişimcilerin yatırım ekosisteminde daha fazla yer bulduğu, kamu alımlarında kadınlara öncelik tanındığı, kadın kurucuların ihracat yapmalarının sistematik biçimde teşvik edildiği bir Türkiye hayal ediyoruz. Bununla birlikte, eğitimden başlayarak kız çocuklarının girişimcilik vizyonuyla yetiştirildiği, mentorluk ve rol model sistemlerinin güçlendiği, kadın girişimciliğinin sadece şehir merkezlerinde değil, Anadolu’nun her köşesinde yaygınlaştığı bir kalkınma yaklaşımı benimsiyoruz.
KAGİDER olarak biliyoruz ki Türkiye’nin geleceğini kadınlarla birlikte inşa etmek, sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Ve biz bu dönüşümün öncüsü olmaktan gurur duyuyoruz.
Girişimci olmak isteyen ama cesaret edemeyen kadınlara bir söz söylemek isteseydiniz bu ne olurdu?
“Yapamazsın” diyen seslerden önce, kendi iç sesinize kulak verin. Çünkü o sesin size ne kadar güçlü ne kadar yaratıcı ne kadar dirençli olduğunuzu söylemesine izin verirseniz, yapamayacağınız hiçbir şey yok.
Girişimcilik, hata yapmayı, yeniden denemeyi, yılmamayı içerir. Korkmanız normal. Ama önemli olan o korkuyla birlikte yürümeyi öğrenmek. Unutmayın, hiçbir başarı cesaret edilmeden kazanılmaz. Kendi yolunuzu çizmek hem sizin hem sizden sonra gelen kadınların önünü açmak demektir. Bu yüzden ilk adımı atın. Belki zor olacak ama yalnız olmayacaksınız. Çünkü KAGİDER olarak bizler her zaman sizin yanınızdayız.