TÜGİAD Ankara Dünya Kadınlar Günü’ne Özel Seminer Düzenledi
TÜGİAD Ankara Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekteri Filiz Erol:
“TÜGİAD kadınlarla ilgili yeni projeler üretmeye devam edecek”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özlem Banu Tulmaç:
“Kanser, dünyada ve Türkiye’de en sık ikinci ölüm sebebi”
Uzman Diyetisyen Melis Bengisu Demirci:
“İnsanlar, kadınların fiziksel görüntüleriyle ilgili beslenme alışkanlıklarını toplum stratejisi haline getiriyorlar”
Uzman Psikolog Hilal Savaş:
“Psikolojik dayanıklılık aynı zamanda psikolojik esnekliktir”
Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Ankara Şubesi, Güven Hastanesi iş birliği ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel seminer düzenledi. Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı Doç. Dr. Özlem Banu Tulmaç, Uzman Diyetisyen Melis Bengisu Demirci ve Uzman Psikolog Hilal Savaş’ın katıldığı seminere ilgi büyüktü.
TÜGİAD Ankara Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Filiz Erol, açılış konuşmasına, TÜGİAD Ankara Şube Başkanı Aykut Çakmaklı’nın, katılımcıların Dünya Kadınlar Günü’nü kutlama mesajını ileterek başladı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, tarihte büyük mücadeleler verilmesi ve büyük bedeller ödenmesi sonucu ortaya çıktığını söyleyen Erol, “Bildiğiniz gibi, eşit haklara sahip olmak için verdiğimiz mücadeleler sonucu bugünlere geldik. Birçok alanda eşitsizlikler sürdüğü için kadın mücadelesi de sürüyor” dedi.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Çağdaş Kadın Projesi ile kadınların hem siyasi hem sosyal hem de eğitim anlamında eşitliğe kavuştuğunun altını çizen Erol, “TÜGİAD olarak biz de kadınların iş fikirlerini geliştirmeleri, iş kurmaları ve büyütmelerine yönelik çalışmaların verimli olacağını düşünüyoruz. TÜGİAD kadınlarla ilgili yeni projeler üretmeye devam edecek” dedi.
“Kanser, dünyada ve Türkiye’de en sık ikinci ölüm sebebi”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özlem Banu Tulmaç, “Erken Tanının Önemi” başlıklı konuşmasında, kanser hastalığında erken tanı ve doğru tedavinin çok önemli olduğunu vurguladı. Her dönemin kendine ait problemleri olduğunu, ancak 40’lı yaşlardan sonra kanser taramaları ön plana çıktığını belirten Tulmaç, “Ulusal kanser tarama politikamızı etkin olarak uyguladığımızda sık görülen birçok kanser türünün erken tanısı mümkün. Taramalara düzenli gidersek, kanser lokal evredeyken onu tespit etmemiz ve vücuttan uzaklaştırmamız gelişen cerrahi tekniklerle mümkün. Birçok akılcı ilaç kullanımıyla da kanseri bastırma ve yok edebilme imkânına sahibiz” diye konuştu.
Tulmaç, şunları söyledi: “Kanser, dünyada ve Türkiye’de en sık ikinci ölüm sebebi. Kalp damar hastalıkları birinci, kanser ise ikinci sırada yer alıyor. Her beş kişiden birinin hastalığı kanserden kaynaklanıyor. Kanser yüzde 90-95 çevresel, yüzde 5-10 genetik faktörler sonucu ortaya çıkıyor. Birinci faktör sigara, ikinci faktör fazla kilo veya obezite, üçüncüsü ise sedanter yaşam tarzı, yani hareket azlığı. Çevresel faktörlerden arınarak, hayat tarzımızı değiştirerek her üç kanser olacak kadın ya da bireyden biri kanserden kurtulabiliyor. Üçte bir hayat tarzımızı değiştirerek, üçte bir de erken tanı ve doğru tedaviyle kanserden kurtulabiliriz.”
“İlk sigara markası kadın diyetlerinden ortaya çıkıyor”
Uzman Diyetisyen Melis Bengisu Demirci de “Kadınlar ve Diyet Mitleri” başlıklı konuşmasında, kadının toplumdaki yerinin duruşuyla ve daha çok yeni medya baskısıyla birlikte fiziksel görüntüsüyle ölçülmeye başlandığını belirtti. Toplumda zayıf kadın algısının yeni medya baskısından ziyade geçmişten geldiğini vurgulayan Demirci, “İyi beslenmek ya da kendi fiziksel görüntümüzle uğraşabilme isteği 1800’li yıllarda başlamış. İnsanlar, kadınların fiziksel görüntüleriyle ilgili beslenme alışkanlıklarını toplum stratejisi haline getiriyor, çok farklı beslenme yöntemlerini denemeye başlıyorlar. Bu da ilerleyen yıllarda diyet endüstrisinin doğuşunu başlatıyor” ifadelerini kullandı.
Kanser riskinin artmasındaki en temel faktörlerden birinin tütün olduğunu vurgulayan Demirci, şu bilgileri verdi: “Kanserin yayılmaya başladığı yıllara bakıldığında diyet yapan kadınların tütün diyeti yaptığını görüyoruz. Sigara içmenin ve nikotinin işlem baskılayıcı etkisiyle buldukları bütün tütün gruplarını kullanmışlar ve zayıflama etkisi olduğunu söylüyorlar. Bu aslında sigara endüstrisinin gelişmesine yol açıyor. İlk sigara markası zaten kadın diyetlerinden ortaya çıkıyor.”
“Zihin ve beden bir bütündür”
Uzman Psikolog Hilal Savaş da “Psikolojik Dayanıklılık ve Mindfulness” başlıklı bir konuşma yaptı. Fiziksel olarak yaşanan bir sıkıntının sağlığımızı ya da ruhsal olarak yaşadığımız bir sıkıntının fiziksel sağlığımızı etkilediğini söyleyen Savaş, “Ruhsal olarak yaşanan bir sıkıntı kişinin fizyolojisine de yansıyor. Önce acile gider, acilden kardiyolojiye, oradan göğüs hastalıklarına yönlendirilir. En sonunda psikiyatriye gelir. Bu da aslında ruh ve bedenin bir bütün olduğu ve yapılan çalışmaların da bunu desteklediğini gösterir. Keza fiziksel sağlığın ruh sağlığını etkilediği bir gerçektir. Dolayısıyla, zihin ve beden bir bütündür” ifadelerini kullandı.
Psikolojik dayanıklılığın psikolojik esneklikle bağlantılı olduğunu belirten Savaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir kişi duygu odaklı olduğunda davranışlar buna göre biçimleniyor. Hâlbuki bu duygu biçiminin bir de düşünsel süreci var. Ben bir şeye öfke tepkisi veriyorsam bu düşünsel süreç neyden kaynaklanıyor? Neye göre düşüncem duygumu biçimlendiriyor? Duygu ve düşüncem neye göre nasıl bir davranış ortaya çıkarıyor? Bu üçü de aslında önemlidir. Duygu, düşünce ve davranış üçlüsünün etkileşimi önemli. Psikolojik dayanıklılık aynı zamanda psikolojik esnekliktir.”
Seminer, konuşmacılara plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekiminden sonra tamamlandı.